KÖPRÜMÜZÜN YAPIMI VE ÖZELLİKLERİ
Uzunköprü’nün Yapımı ve Özellikleri
Edirne ili Uzunköprü ilçesine adını veren köprü, Ergene Nehri üzerine inşa edilmiş olup ülkemizin en uzun kargir köprüsü olma özelliğine sahiptir. Edirne- Çanakkale karayolu güzergâhında bulunan köprünün bulunduğu coğrafya, ova içerisinde Ergene nehri, Şoldrak ve Kırkkavak dereleri üzerinde yer almaktadır.
Kuzeyde Ergene Vadisi’ne doğru hafif meyilli bir yamaçta bulunmakla beraber, köprünün bulunduğu zemin kil, kumlu kil, kumtaşı ve kumlu tüflerden oluşan bir yapıya sahiptir. Köprünün kuzey ve güneyinde farklı yükseltiler bulunmakla beraber, köprünün yüksekliği ortalama 14 metredir (Gündüz, 2008). Uzunköprü’nün tarihine dair çok fazla bilimsel kaynak bulunmamakla beraber seyyahların Edirne ve çevresine dair kayıtları incelendiğinde de Uzunköprü yerleşimine ve tarihi köprüye dair çok fazla bilgiye rastlanamamıştır (Ertuğrul, 2011). Bu durumun, Osmanlı dönemine kadar bölgenin yerleşim için uygun olmadığı düşünülmektedir.(Ertuğrul, 2011).
Uzunköprü ilçesine adını veren tarihi köprü, Sultan II. Murad fermanı ile Mimar Muslihuddin ile Usta Mehmed tarafından yapılmıştır.
Başlangıç tarihi bazı araştırmacılara göre ,
Aşıkpaşazade ve ondan naklen Hoca Sâdeddin Efendi’nin Tâcü’t-tevârîh’in de (H.829) M 1426 da, (Uzunçarşılı, 1958, s.14),
Ravzatü’l -ebrar’a göre ise (H.831) M 1427 de (Akçıl, 2012),
bazılarına göre de Sultan II.Murad’ın Edirne’de bulunduğu sırada 1428 yılında köprünün yapılmasını ferman eylediği (Gökbilgin, 1965, s.124) belirtilmektedir.
Köprünün; H.847 / M.1443-44’te tamamlandığını ise kitabesinden öğreniyoruz. Bu kitabenin sağ yukarı köşesinde, başkaca küçük bir kitabe daha çarpmakta ve içinde şu yazılar okunmaktadır: ‘’Bu köprü yüz yetmiş dört adet gözdür’’. Başlangıç ve tamamlama tarihlerine göre, köprünün inşası 16-18 yıl sürmüştür.
Kitabenin okunuşu: “Amara bi bina-i haza’l cisri’l maşid as-Sultan Murad Bin Sultan Muhammed afa anhuma fi sanati saba ve arba’ina ve samanami’a hicriya”
Osmanlı dönemi Rumeli yakasında seferlerin yapılmasında Ergene nehri ve diğer güçlü nehirlerde belli dönemlerde taşkınların oluşması gibi doğal engellerle karşılaşılmıştır. Rumeli yakasındaki önemli sefer güzergâhlarından biri olan Edirne-Gelibolu hattında,Ergene nehrindeki taşkınlar ve taşkınların biriktiği malzemeler sonucunda geçişler yapılamamış, bu geçişleri sağlamak üzere Uzunköprü kurulmuştur (Balkas, 1958; Işıkpınar, 1965; Çulpan, 1975). Dolayısıyla, Uzunköprü’nün askeri bir nedenle yapıldığını söylemek mümkündür.
Uzunköprü’nün yapım süreci ve yarattığı etkiler, Âşıkpaşazâde’nin Osmanoğullarının Tarihi ve Ahmed Bâdî Efendi’nin Riyâz-ı Belde-i Edirne kaynaklarına göre şu şekilde açıklanmaktadır.
Her iki kaynaktaki anlatımlara göre; Uzunköprü’nün bulunduğu alan, önceki dönemlerde ormanlık, bataklık bir haldedir. Köprü yapım kararı ile beraber Sultan II.Murad alanı inşa için uygun hale getirtmiş, ilk temel Yayalar köyüne atılmış ve daha sonra Ergene Nehri üzerine rastlayan kesimde inşaata başlanmıştır. Burada var olan ahşap köprü birkaç yıl içinde kargire çevrilerek kasaba tarafındaki inşaata geçilmiştir.
Köprü inşası sırasında bir başına cami, imaret, hamam ve pazarlar yaptırmıştır. Bununla beraber bugünkü Uzunköprü yerleşimi, köprünün diğer ucuna ise Yayalar köyünü imar ettirmiştir.
Sonuç olarak; Uzunköprü tarihi ve etkileri incelendiğinde, köprünün bir kentin ihtiyaçları üzerine kurulmadığı, köprünün bir kentin imar edilmesinin nedeni olduğu görülmektedir. Kentin kurulmasında özellikle köprünün güvenliğini ve hizmetlerin devamlılığını sağlama amaçlarının etkili olduğunu söylemek mümkündür. Uzunköprü bu özellikleri ve etkileri bakımından diğer köprülere göre büyük farklılıklar göstermektedir.
Uzunköprü’nün Mimari Özellikleri
Köprü ilk yapıldığında 1392 m. boyunda, 5.50 m. genişliğinde ve 174 kemerlidir. Köprü, Ergene nehrinin taşkın mevsimlerinde kapladığı geniş ve bataklık sahadan bile rahatlıkla geçilmesini sağlamak için Sultan II Murad’ın emrince uzun ve sağlam bir yapı olarak tasarlanmıştır (Barlas, 1958). Köprü genel görünüşü ile boşaltma gözleri ve selyaranlardan oluşmaktadır. Ergene nehri kesimine rastlayan büyük gözlerin sağ ve solunda boşaltma gözleri vardır. Bu nedenle köprünün en çok bu kesiminde taşkınların görüldüğü gözlenmektedir. (Çulpan, 1975; Gündüz, 2008).
Köprü üç parça halinde incelenebilir:
a) Sol kanat: Ergene üzerinde suyun akıntısına dikey durumda boyu 204 m.’dir.
b) Orta kısım: Ergene nehrinin taşkın sahası üzerindedir. Boyu 1056 m.’dir.
c) Sağ kanat: Fazla suları karşılamak ve hem de bu civarda yatan Gazi Mahmut Baba’nın manevi himayesi amacı ile eklenmiş, 100 m.’lik bir rıhtım-yoldan ibarettir. (Çulpan, 1975).
Tarihi Köprü İnşa Tipi ve Malzeme Özellikleri
Tarihi Uzunköprü inşa özellikleri bakımından bir taş köprüdür. Köprünün taşları Eskiköy, Kuleliburgaz, Taşçıarnavut köylerindeki ocaklardan çıkartılarak Yayalar Köyü kenarında; Kestanebolu, Süleymaniye Köyleri ocaklarından getirilen taşlar da kasaba içinde, bugünkü Halise Hatun Mahallesi’nde toplanarak yontulmaya ve köprüye yerleştirilmeye başlanmıştır.(Uzunçarşılı,1958, s.14; Balkaş, 1958, s.27; Çulpan, 1975, s.99). Yapımda Horasan harcı kullanıldı. Horasan harcı sönmüş kireçle pişmiş tuğla kırıntıları karıştırılarak yapılır. Taşları, açık havada, günümüzdeki çimento gibi birbirine bağlar. Sönmüş kireçle pişmiş tuğla harcı açık havada çok sertleşir. Horasan harcı ile yapılan inşaat, ne kadar çok açık havada kalırsa o kadar sertleşir. Uzunköprü’nün temeli baştanbaşa bittiğinde, horasanın sertleşmesi için iki yıl beklendiği söylenir. Bu süre içinde köprünün taşlarının yontulması, kesilmesi hazırlıkları yapılmış ve bundan sonra üst inşaata başlanmıştır.
Yapı altta doğal kireç taşından kesme taşları ince bir bağlayıcı harç ve birleştirilerek inşa edildiği temel, üzerinde ayaklar, ayakları bağlayan kemerler gurubu ve tüm ayakları yol kotunda bağlayan döşemeden oluşmuştur (Gündüz, 2008). Köprü açıklıklarının mesnet noktalarını oluşturan ayakların akarsu yatağı içinde bulunduğu durumlarda ayakların özel olarak desteklenmesi gerekir. Bu amaçla, ayağa ırmağın akış yönüne karşıt doğrultuda selyaranlar, akış yönünde de mahmuzlar eklemlenmiştir. Her iki elemanın görevi de akışın ve bu akışla birlikte taşınan çeşitli ağır maddelerin ayağı ve ayak temelini tahrip etmesini önlemektir. (Tanyeli,2002)
Uzunköprü özelinde de farklı boyutlarda suyun akış kuvvetine göre bu elemanları görülmektedir. Köprü ayaklarının oturması gereken noktalarda şayet kaya vb. bir sağlam zemin bulunmuyorsa kazıklı sistemler kullanılmaktadır. Osmanlılarda Romalılar gibi kısa, ama sık aralıklı olarak çakılmış temel kazıkları kullanmayı yeğlemişlerdir. (Tanyeli,2002) Uzunköprü’nün yapıldığı bataklık alanda da bu sistem kullanılmıştır.
Köprü ayağının temel inşaatı bitirildikten sonra ayakların örülmesi başlar. Asıl sorun ayakları birbirine bağlayan kemerlerin örülmesi sırasında yaşanmaktadır. Kuru mevsimlerde ya da kuru bir yatak üzerinde bu işlem kemerin ahşap kalıbı doğrudan doğruya doğal zemine oturtularak kolayca çözülürken, akarsunun akışının devam ettiği durumlardaysa, kemer kalıbı ayak üzerinde bırakılan özel yuvalara oturtulmaktadır. Bu
her anlamda geleneksel köprü yapımının en zor kesimini oluşturur (Tanyeli,2002). Uzunköprü bünyesinde bulunan çok farklı kemer boyutları düşünüldüğünde, kemer inşasında bu yapım tekniğinin kullanılmasının, inşaatın 16 yıl boyunca sürmesinin nedenlerinden biri olduğunu söylemek mümkündür.
Köprünün Özellikleri
1. Kemerler: Sivri ve yuvarlak olmak üzere iki çeşittir. Kent tarafından başlamak üzere şöyle sıralanır. 1-33 sivri, 34-81 yuvarlak, 82-113 sivri, 114-153
yuvarlak, 154-162 sivri, 163-172 yuvarlak kemerlerdir.
2. Sel Yaranlar: Hızla akan nehrin sel durumunda gerek buz gerekse ağaç parçalarının köprüye zarar vermemesi için köprü ayaklarına yapılan sivri ve yuvarlak çıkıntılardır. Ergene nehri aynı yönden akmasına rağmen diğer yönde de sel yaranlar vardır, bunun sebebi mimari olarak köprü dengesini sağlamaktır. 55 ve 56. kemerlerin bastığı ayakta sel yaranlar başlar, 168. ayakta sona erer.
3. Balkonlar: 235. metrede, 40 ve 41. kemerleri üzerinde 3.40×0.40 boyutunda ve 680. metrede 102 ve 103. kemerlerin üzerinde de 9.40×0.40 m. boyutunda iki balkon vardır.
4. Tahliye Gözleri: Köprüde yedi tane boşaltma (tahliye) gözleri vardır. Bunlar yuvarlak kemerler biçiminde 145-154. ayaklar üzerindedir. Taşkınlarda suların boşaltma gözlerinden kolayca boşaltılmasını ve köprünün yıkılmamasını sağlarlar.
5. Korkuluklar: Köprünün nehir tarafının batı kenerında insan başı büyüklüğünde korkuluklar bulunmaktadır. 28 tane olduğu belirtilen bu korkuluklar hakkında farklı yorumlar bulunmaktadır. On altı yıl süren köprü inşaatı süresince vefat eden ustaların her biri anısına yapıldığı bu yuvarlak korkuluklar yapıldığı yorumlansa da daha akla yakın olan bu yuvarlak şekillerin Namazgah’a yakın olması ve 28 tane değil 33 tane olması gerekliliği gözönüne alındığında bunların tesbih tanesi amacıyla yapıldığı ihtimalini güçlendirmektedir.
6. Kabartmalar : Kemerlerlerde bulunan kilit taşları üzerindeki kabartma desenler, köprü o kemelerin yapan usta ve işçi guruplarının sorumluluk alanlarını belirlemek için yapılmıştır. İki desen arasını yapan ekip son kemerin kilit taşına kendi desenini ( armasını ) işlerdi. Toplam da 18 ayrı kilit taşı kabartması bulunması nedeniyle köprünün onsekiz ayrı gurup tarafından yapıldığını varsayabiliriz.
Uzunköprü Tarihi Fotoğraf Albümüne Buradan Ulaşabilirsiniz
Kaynak: Erken ve Klasik Dönem (14.-17.YY) Osmanlı Köprülerinin Tarihsel Gelişiminin ve Yapım Tekniklerinin İncelenmesi: Uzunköprü Örneği
Mete Korhan ÖZKÖK, Gökben AZSÖZ, Şevket ERŞAN